
Tüp Mide Ameliyatı
Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Verilen Kilolar Sayesinde Kişiler Daha Kaliteli ve Konforlu Yaşam Tarzına Adım Atarlar. +35 yıllık Profesör Doktor Tecrübesi, Binlerce Başarılı Ameliyat, Size Özel Bariatrik Diyetisyenimiz ve Yaşam Koçumuz Sayesinde istenilen Kiloya Daha Hızlı ve Sağlıklı Bir Şekilde Ulaşabilirsiniz.
- Modern Klinik ve Güvenilir Hastane Ortamı
- Ağrısız Kapalı Laparoskopik Yöntem.
- Hayalinizdeki Kiloya En Hızlı Şekilde Ulaşın.
- Kilonuz Dolayısıyla Yapamadıklarınızı Yapın
- Obezite Kaynaklı Yandaş Hastalıklardan Kurtulun
- Özel Bariatrik Diyetisyen Takibi
- Size Özel Yaşam Koçu Desteği

Operasyon Süresi :
45-60 Dk. Sürmektedir.

İyileşme Süresi :
2-3 Gece Hastanede Yatış Süresi

Kilo Kaybı :
İlk 3 Ayda 25-30kg Kilo Kaybı Beklenmektedir.

İşe Dönüş Süresi :
7 ile 10 Gün Sonra İşinize Devam Edebilirsiniz.
Sıkça Sorulan Sorular
Bir diğer adı ‘Sleeve Gastrektomi’ olan tüp mide ameliyatı Obezite Cerrahisi kapsamında uygulanan kısıtlayıcı cerrahi yöntemlerden biridir. Günümüzde obez hastalar için uygulanan cerrahi teknikler arasında en sık tercih edilen yöntemlerden biridir. Sindirim sistemindeki organların neredeyse hepsinin yapısı birbirine benzemektedir. Bu sistemdeki tek farklı yapıdaki organ midedir. Mide daha çok gıda alabilmesi ve depolanabilmesi için kese gibi bir yapıya sahiptir. Tüp mide ameliyatı ise bu depolama işlemini kısıtlamak ve daha az gıda tüketimi sağlamak için midenin kese benzeri yapısını değiştirip tüp/boru formuna getirilmesidir. Ameliyatta midenin %80’e yakın bölümü çıkarılarak, geriye kalan bölümünün yemek borusu gibi bağırsaklara bağlanarak daha az gıda depolanmasını sağlayan yöntemdir.
Tüp mide ameliyatı obezite ve morbid obeziteye sahip hastalarda kullanılan bir cerrahi yöntemdir. Ancak bahsedilen kriterlere uyan herkes için uygun olmayabilir. Vücut kitle indeksi 35 ve üzeri hastalara uygulandığı gibi 30 – 35 arası vücut kitle indeksine sahip olan ancak bununla birlikte obezite ile alakalı yandaş rahatsızlıklara sahip olan hastalarda da uygulanabilmektedir. Yapılan araştırmalarda, tüp mide ameliyatı sonrasında uyku apnesi, hipertansiyon, eklem problemleri gibi obezite ile alakalı rahatsızlıklarda azımsanmayacak düzeyde gelişmeler görülmektedir. Bunun yanı sıra, kilo vermek için daha önce diyet, egzersiz gibi çeşitli teknikler deneyip başarısız olmuş obezite hastalarında da uygulanabilmektedir. Uygulama için aranan uygun yaş aralığı 18 ila 65 yaş arasındadır.
Obezite hastalarında hızlı kilo kaybı için kullanılan tüp mide ameliyatı tıpkı düzenli spor, beslenme düzeni gibi bireylerin kilo vermesine yardımcı olan bir ‘araçtır’. Ancak spor ve diyetin aksine her kilo sorunu yaşayan insan için uygun değildir. Tüp mide ameliyatına uygun olabilmek için 35 ve üzeri VKİ ne sahip olmak gerekmektedir.
Tüp mide(sleeve gastrektomi) ya da diğer obezite cerrahisi yöntemleri herhangi bir cerrahi müdahale ile benzer risklere sahiptir. Özellikle obez bireylerde sadece tüp mide ameliyatı için değil diğer bütün ameliyatlarda geçerli riskler mevcuttur. Obez hastaların ameliyatlarında kalp, akciğer emboli atması ve kas yıkımı gibi riskler daima mevcuttur. Bunun yanı sıra yine her genel cerrahi müdahalesinde yaşanabilecek kanama ve enfeksiyon gibi riskler de ameliyatların bir parçasıdır. Hastalar tarafından en çok sorulan ve korkulan risk ise ‘kaçak’ riskidir ancak bu olasılık da modern teknoloji ve hekimimizin tecrübesi ile minimuma indirilmektedir. Aslına bakarsanız, obez kalmanın obezite ameliyatlarından çok daha fazla riski bulunmaktadır.
Tüp mide ameliyatlarının fiyatlandırması işlemin yapılacağı hastanenin kalitesi, hastanede yatış süresi ve tedavinin ardından hastaya sağlanacak hizmetlere göre değişiklik gösterebilmektedir. Daha detaylı bilgilendirme için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Tüp mide ameliyatı diğer bariatrik cerrahi yöntemler gibi aşırı kilolu herkes için değildir. Bu nedenle bir kilo sınırından ziyade hastanın vücut kitle indeksine ve ameliyata uygunluğunu saptayabilmek için sahip olduğu obezite ile ilgili rahatsızlıklar göz önünde bulundurulur. Hastanın tüp mide ameliyatına uygun olup olmadığını aşağıdaki kriterler belirlemektedir:
- 35 veya daha yüksek(morbid obezite) VKİ sahibi olmak
- 30 ila 35 arasında VKİ sahibi olmak ve diyabet(tip 2), yüksek tansiyon ve uyku apnesi gibi obezite ile ilgili rahatsızlıklara sahip olmak
Tüp mide ameliyatı 18-65 yaş aralığındaki hastalara uygulanmaktadır. Ancak 18 yaş altındaki kişilerde obezitenin derecesi ve hekimin onayı doğrultusunda uygulanabilmektedir. 18 yaş altı hastalar için hekim onayının yanı sıra aile onayı da gereklidir. 65 yaş ve üzerindeki hastalar için hastanın ameliyata engel bir sağlık durumu olup olmadığı ve ameliyatın gerekliliği hekim tarafından değerlendirilir ve bu değerlendirme ardından karar verilir.
Tüp mide ameliyatı genel anestezi eşliğinde çoğunlukla laparoskopik(kapalı) bir şekilde uygulanan bir ameliyat yöntemidir. Ameliyat sırasında hastanın midesinin %80inin alınması hedeflenmektedir. Bu hesaplamayı doğru yapabilmek için işlem sırasında mideye ağız yoluyla bir kalibrasyon tüpü yerleştirilir ve onun yardımı ile midenin korunacak alanı belirlenir. Bölgede damarlanma ve kanama riski oluşmaması için ön hazırlıklar yapıldıktan sonra midenin büyük bir kısmı kesme-dikme işlemlerini eş zamanlı uygulayan Cerrahi Stapler cihazı ile kesilir ve dikilir. İşlem bittikten sonra kalibrasyon tüpü çıkartılır ve hem ameliyat sırasında hem de ameliyat sonrasında kaçak testi uygulanır ve işlem sonuçlandırılır. Laparoskopik yöntem için açılan kesiler oldukça küçük oldukları için estetik anlamda sorun teşkil etmezler.
Tüp mide ameliyatı süreci hastanın muayenesi ve ameliyat kararını alması ile başlamaktadır. Hastanın kontrolleri tamamlanıp, ameliyat onayı verildikten sonra hastaneye yatış işlemi gerçekleştirilir. İşlem yaklaşık bir saat sürmektedir ve işlem öncesinde hastaya genel anestezi uygulanır. İşlemin ardından hasta hastanede 2-3 gün kontrol altında tutulur. Tüp mide ameliyatı sonrası oluşabilecek komplikasyon risklerini engellemek için hastaların ilk 3 gün gözetim altında tutulması çok önemlidir. Hastanın işe dönüş tarihi 3 gün ila 2 hafta arasında değişiklik göstermektedir. Ameliyat sonrasında sıvı, püre ve katı olmak üzere üç farklı beslenme programı bulunmaktadır. Bunun yanı sıra mümkün olan en kısa zamanda doktor onayı ile birlikte yürüyüşlere ve egzersizlere başlanmalıdır. Hastanın diyetisyen ve hekim önerilerini sıkı bir şekilde takip ettiği takdirde, ideal kiloya ulaşması 12 ila 18 ay içerisinde gerçekleşmektedir. Ancak yeni beslenme düzeni ve egzersiz programı ömür boyu takip edilmelidir çünkü aşırı yeme ve hareket eksikliğinden mide tekrar genişleyebilir ve geri kilo alımı yaşanabilir.
Tüp mide ameliyatı öncesinde hastalar hekim tarafından geniş çaplı tetkik edilirler. Tüp mide ameliyatına engel teşkil edebilecek ülser, kalp rahatsızlığı ya da benzeri rahatsızlıklar olup olmadığı kontrol edilir. Eğer varsa önce bu problemlerin çözüme ulaştırılması gerekmektedir. Bununla birlikte hastalar, uzman diyetisyen ve psikoloji uzmanları tarafından da muayene edilirler. Bunun sebebi hastayı hem fiziksel hem de mental anlamda ameliyata hazırlamaktır. Hasta, ameliyat günü hastaneye yatar ve ameliyat sonrasında 2-3 gün hastanede kalır. Aşırı kilo problemi ve karaciğer yağlanması problemi yaşayan hastalarda ise ameliyat öncesinde yağlanmayı minimuma indirmek için özel beslenme programları uygulanmaktadır.
Diğer bariatrik cerrahilerde uygulandığı gibi tüp mide ameliyatında da genel anestezi uygulanmaktadır. Genel anestezinin kullanım amacı ise ameliyat sırasında hastanın gevşemesi ve solunum, mide bulantısı ya da kusma gibi problemleri engellemektir.
Tüp mide ameliyatı genellikle laparoskopik(kapalı) yöntemle yapılan, açık ameliyata göre daha güvenilir ve daha kısa sürede uygulanabilen bir ameliyattır. İşlem 1 saat civarı sürmektedir.
Tüp mide ameliyatı laparoskopik yöntem adı verilen karın duvarında oluşturulan milimetrik kesiler ile uygulanmaktadır. Bu yöntemde karın kasları ve zarları kesilmediği için ameliyat sonrası ciddi ağrılar yaşanmamaktadır. Hastalar ameliyat günü yürümeye başlayabilir ve sonrası günün ardından ciddi ağrılar yaşamazlar. Ancak oluşabilecek ağrıları minimuma indirmek için hastaya ağrı kesiciler verilir.
Tüp mide ameliyatı kararı alan hastaların en çok merak ettiği ve yine bu ameliyatta oluşabilecek en önemli komplikasyon riski ‘kaçak’ riskidir. Kaçak, midenin dikilen bölgesinden mide içindeki maddelerin karın boşluğuna sızması ve vücutta enfeksiyona neden olmasıdır. Ancak bu oran %2’nin altındadır. Bu oranın minimuma indirilmesi için doğru ekipman ve tecrübeli cerrah tercihi oldukça önemlidir. Kaçak komplikasyon riskinde erken tanı çok önemlidir. Ameliyat sırasında ve sonrasında uygulanan kaçak testleri bu oranı daha da düşürmektedir. Ameliyattan sonraki ilk 1 hafta komplikasyon riskinin en yüksek olduğu dönemdir. Yüksek ateş, çarpıntı ya da katlanılamaz karın ağrısı gibi belirtileri vardır. Bu belirtileri hisseden hastaların hiç vakit kaybetmeden hastaneye gitmesi gerekmektedir. Kaçak riskini minimuma indirmek için hekimin önerdiği ameliyat sonrası beslenme düzenine harfiyen uyup ilk 1 ay herhangi katı gıda tüketmemeniz gerekmektedir.
Kaçak komplikasyonu riskinin oluşma olasılığının en yüksek olduğu dönem ameliyat sonrasındaki ilk 3 gündür. Bu süreçte hasta hastanede kontrola altında tutulup kaçak testi yapılır. Bazen de kan testleriyle enfeksiyon olup olmadığı gözlemlenir. Kaçak testinde ise 2 farklı yöntem kullanılır. İlk yöntemde hastaya metilen mavisi diye adlandırılan bir madde sıvı ile karıştırılıp içirilir. Bununla birlikte hastaya bir dren bağlanır. Hastaya bağlanan dren aracılığıyla mavi suyun gelip gelmediği kontrol edilir. Diğer yöntemde ise, hastaya ağız yoluyla kontrastlı sıvı içirilir ve ‘skopi’ diye adlandırılan röntgen cihazından bir kaçak olup olmadığı gözlemlenir.
Tüp mide ameliyatı sonrasında kaçak komplikasyonu riskinin oluşma olasılığının en yüksek olduğu dönem ameliyat sonrasındaki ilk 3 gündür. Bu süreçte hastalar hastanede kontrol altında tutulmaktadır. Bununla birlikte, ameliyat sonrasındaki ilk haftanın sonuna kadar bu risk göz önünde bulundurulmaktadır.
Tüp mide ameliyatı sonrası kaçak tedavisinde erken tanının önemi çok kritiktir. Bu yüzden ameliyat sonrasında yüksek ateş, çarpıntı ya da katlanılamaz karın ağrıları gibi belirtiler hissettiğinizde cerrahınıza başvurmanız çok önemlidir. Kaçak tedavisinde kullanılacak yöntem kaçağın büyüklüğüne göre değişiklik gösterebilmektedir. Kaçak tedavisi öncesi hastaya damar yoluyla antibiyotik verilir. Sızıntının(kaçağın) neden olduğu enfeksiyonlar boşaltılarak vereceği zarar minimuma indirilir. Hastanın durumuna göre bazen ikinci bir ameliyat gerekebilmektedir. Bununla birlikte, hastanın bir süre yoğun bakımda kalması gerekebilir. Bu süreçte hastanın oral yolla beslenmesine belirli bir süreliğine durdurulur.
Tüp mide ameliyatı bariatrik cerrahinin kısıtlayıcı yöntemlerinden biridir. Mideniz boş olduğunda, ‘ghrelin’ denilen bir hormon salgılanır ve bu da beyninizin açlık dürtüleri oluşturmasına sebep olur. Yemek yedikten sonra salgılanan ghrelin miktarı hızla azalır. Tüp mide ameliyatı sonrasında geriye kalan midenin boyutu daha küçük olacağı için haliyle salgılanan hormon miktarı da daha az olacaktır. Bu da hastanın eskiye kıyasla daha az açlık hissetmesine sebep verecektir. Buna ek olarak, midenin %80ine yakın kısmı alındığı ve midedeki depolama alanı küçüldüğü için hasta eskisi kadar yemek yiyemeyecektir. Ancak bunların hiçbiri tek başına yeterli değildir. Unutmamak gerekir ki tüp mide ameliyatı obezite hastalarının kilo kaybetmesi için sadece bir ‘araçtır’. İşlem sonrasında beslenme düzeninde değişiklik ve düzenli spor yapımı oldukça önemlidir.
Tüp mide ameliyatı sonrası verilecek kilo herkes için aynı olmayabilir. Hastaların kilo vermesini etkileyen birçok farklı faktör vardır. Kilonuz, boyunuz, cinsiyetiniz, ameliyat sonrası uyguladığınız beslenme düzeni ve spor programı gibi farklı faktörler vereceğiniz kiloyu belirlemektedir. Ameliyat sonrası midedeki küçülme ve açlık hissiyatının azalmasından ötürü hızla kilo verilmeye başlamaktadır ancak bu kilo veriminin devamlılığı ve kalıcılığı hastanın kendi elindedir. Hekiminizin ve diyetisyen uzmanınızın önerdiği beslenme düzenine ve spor programına harfiyen uyarsanız fazla kilolarınızın %55 ila %75 ini verebilirsiniz.
Tüp mide ameliyatı sonrasında normal hayat dönüşünüz 3 gün ila 2 hafta arasında değişebilmektedir. Bu sürenin ardından sağlıklı bir şekilde işinize ve yaşantınıza devam edebilirsiniz. Ameliyat sonrasında sıvı, püre ve katı gıdalar olmak üzere 3 farklı beslenme dönemine gireceksiniz. Bu süreçte verilen beslenme düzenine harfiyen uyulması hem komplikasyon risklerini azaltmak hem de ameliyatın etkilerini arttırmak için çok önemlidir. Ancak bu dönem sonrasında bile normal hayat’, eski alışkanlıklarınızı sürdürebileceğiniz bir hayat olmayacaktır. Hekiminiz ve diyetisyen uzmanınız tarafından hazırlanan beslenme düzeni ve spor programları gibi tüp mide ameliyatı sonrası edinilmesi gereken alışkanlıklar ‘yeni hayatınızı’ tanımlayan ve hayatınızın geri kalanında uygulamanız gereken alışkanlıklardır. Yediklerinizin yanı sıra onları nasıl yediğinize bile dikkat etmeniz gerekecektir. Tüp mide ameliyatı sonrasında hayatınızda bu anlamda büyük değişiklikler gerçekleşecektir.
Tüp mide ameliyatı genellikle laparoskopik denilen kapalı yöntem ile gerçekleştirilmektedir. Laparoskopik yöntemde hastanın karın duvarı üzerinde 0,5 cm çapında kesiler açılmaktadır. Bu yöntem cerrahide daha önce kullanılan açık ameliyat yöntemine kıyasla daha az ağrılıdır ve ameliyat sonrasında açık ameliyatta olduğu gibi büyük kesi izlerine sebebiyet vermemektedir. Ameliyat sonrasında ise hastadan hastaya farklılık göstermekle birlikte 1-2 ay içerisinde gözle görülen bir iz kalmamaktadır.
Hastaların hızla kilo vermesine yardımcı olsa dahi tüp mide ameliyatı tıpkı düzenli spor yapımı ya da diyet gibi kilo vermenize yardımcı olan bir ‘araçtır’. Tüp mide ameliyatı sonrası hastaların midesi küçüldüğü için daha az açlık hisseder ve daha kısa sürede tokluk hissiyatı yaşarlar. Bu da haliyle kilo kaybı ile sonuçlanır ancak tek başına yeterli değildir. Hasta ameliyat sonrasında hekiminin önerdiği beslenme düzenine ve spor programına uymazsa tekrar kilo alımı yaşanabilmektedir. Bu da beraberinde obezite ile ilgili rahatsızlıkların da geri dönüşünü getirecektir. Bu yüzden hastalar bu ameliyatın sadece bir araç olduğunu ve yeni alışkanlıklar edinmeleri gerektiğini unutmamalıdır.
Tüp mide ameliyatı laparoskopik yöntem adı verilen karın duvarında oluşturulan milimetrik kesiler ile uygulanmaktadır. Bu yöntemde karın kasları ve zarları kesilmediği için ameliyat sonrası ciddi ağrılar yaşanmamaktadır. Hastalar ameliyat günü yürümeye başlayabilir ve sonrası günün ardından ciddi ağrılar yaşamazlar. Ancak oluşabilecek ağrıları minimuma indirmek için hastaya ağrı kesiciler verilir. Bunun yanı sıra tüp mide ameliyatı sonrası en sık görülen komplikasyonlardan biri kusma ve bulantı durumlarıdır. Tüp mide ameliyatı sonrası büyük bir bölümü alınan midenin kapasitesi azaldığı için zorlandığı takdirde kusma ya da bulantı yaşanabilmektedir. Bu yüzden tokluk hissedildiği an yemek yemeyi bırakmak gerekmektedir. Bir diğer sebebi ise yemeklerin hızlı ve çok çiğnenmeden yutulmasıdır. Tüp mide ameliyatı sonrası beslenme alışkanlıklarında değişiklik yapılarak kusma ve bulantı olasılığı önlenebilir.
Tüp mide ameliyatı kararı alan hastaların en çok merak ettiği ve yine bu ameliyatta oluşabilecek en önemli komplikasyon riski ‘kaçak’ riskidir. Kaçak, midenin dikilen bölgesinden mide içindeki maddelerin karın boşluğuna sızması ve vücutta enfeksiyona neden olmasıdır. Ancak bu oran %2’nin altındadır. Bu oranın minimuma indirilmesi için doğru ekipman ve tecrübeli cerrah tercihi oldukça önemlidir. Kaçak komplikasyon riskinde erken tanı çok önemlidir. Ameliyat sırasında ve sonrasında uygulanan kaçak testleri bu oranı daha da düşürmektedir. Ameliyattan sonraki ilk 1 hafta komplikasyon riskinin en yüksek olduğu dönemdir. Yüksek ateş, çarpıntı ya da katlanılamaz karın ağrısı gibi belirtileri vardır. Bu belirtileri hisseden hastaların hiç vakit kaybetmeden hastaneye gitmesi gerekmektedir. Kaçak riskini minimuma indirmek için hekimin önerdiği ameliyat sonrası beslenme düzenine harfiyen uyup ilk 1 ay herhangi katı gıda tüketmemeniz gerekmektedir.
Tüp mide ameliyatı sonrasında iyileşmesi süresi 3 gün ila 2 hafta arasında sürmektedir. Bu sürenin ardından hastalar gündelik hayatlarına devam edebilir. Ameliyat sonrasında ise hastalar ilk 2-3 gün hastanede istirahat ettirilir. Ancak hastalar ameliyat sonrasında aynı gün içerisinde yürümeye başlarlar. Hastanede yatış süresi olası bir komplikasyona hızlı müdahale edilmesi içindir.
Tüp mide ameliyatı bariatrik cerrahinin kısıtlayıcı yöntemlerinden biridir. Mideniz boş olduğunda, ‘ghrelin’ denilen bir hormon salgılanır ve bu da beyninizin açlık dürtüleri oluşturmasına sebep olur. Yemek yedikten sonra salgılanan ghrelin miktarı hızla azalır. Tüp mide ameliyatı sonrasında geriye kalan midenin boyutu daha küçük olacağı için haliyle salgılanan hormon miktarı da daha az olacaktır. Bu da hastanın eskiye kıyasla daha az açlık hissetmesine sebep verecektir. Buna ek olarak, midenin %80ine yakın kısmı alındığı ve midedeki depolama alanı küçüldüğü için hasta eskisi kadar yemek yiyemeyecektir. Ancak bunların hiçbiri tek başına yeterli değildir. Unutmamak gerekir ki tüp mide ameliyatı obezite hastalarının kilo kaybetmesi için sadece bir ‘araçtır’. İşlem sonrasında beslenme düzeninde değişiklik ve düzenli spor yapımı oldukça önemlidir.
Tüp mide ameliyatı sonrasında doktor kontrolleri tedavinin sonuçlarının uzun vadeli ve kalıcı olabilmesi için çok önemlidir. Hastanın yapmakta olduğu yanlışların düzeltilebilmesi için doktor kontrollerinin atlanmaması gerekmektedir. Tüp midesi ameliyatı sonrasında ilk 15 günün ardından ilk kontrol, 1 ay sonrasında ikinci kontrol gerçekleştirilir. Sonrasında 3, 6, 9 ve 12. aylarda ise hastaların doktor ve diyetisyen uzmanları tarafından kontrolleri gerçekleştirilir.
Tüp mide ameliyatı sonrası beslenme düzeniniz sıvı, püre ve katı olmak üzere 3 aşamadan oluşmaktadır. Bu süreçte sizlere uzman bir diyetisyenin yönlendirmesi çok önemlidir. Katı gıdalar dikişlere baskı yapacağı ve kusma ve midede rahatsızlık gibi hisler oluşturacağı için ameliyattan sonraki 2 hafta katı yiyecek tüketilmemelidir. Ameliyat sonrası 2 hafta boyunca sıvı gıdalar ile beslenilmelidir. Yeterli protein, kalsiyum ve vücudun ihtiyaç duyduğu diğer besinleri alabilmek için sıvı beslenme süt ve yine sıvı süt ürünleri temelinde olmalıdır. Bu aşamanın ardından ise püre dönemine geçilir. Yine 2 hafta süren püre döneminde besinler parçalara ayrılıp püre haline getirilip tüketilmelidir. 5. Haftadan sonra ise diyetisyen uzmanınızın onayladığı protein bakımından zengin katı gıdalara geçilebilir. Beslenme düzeninin yanı sıra gıdaları nasıl öğüttüğünüzün de büyük önemi vardır. Besinleri yavaşça ve iyice çiğneyerek öğütmeniz gerekmektedir.
Hastaların hızla kilo vermesine yardımcı olsa dahi tüp mide ameliyatı tıpkı düzenli spor yapımı ya da diyet gibi kilo vermenize yardımcı olan bir ‘araçtır’. Tüp mide ameliyatı sonrası hastaların midesi küçüldüğü için daha az açlık hisseder ve daha kısa sürede tokluk hissiyatı yaşarlar. Bu da haliyle kilo kaybı ile sonuçlanır ancak tek başına yeterli değildir. Hasta ameliyat sonrasında hekiminin önerdiği beslenme düzenine ve spor programına uymazsa tekrar kilo alımı yaşanabilmektedir. Bu da beraberinde obezite ile ilgili rahatsızlıkların da geri dönüşünü getirecektir. Bu yüzden hastalar bu ameliyatın sadece bir araç olduğunu ve yeni alışkanlıklar edinmeleri gerektiğini unutmamalıdır.
Tüp mide ameliyatı sonrası mümkün olan en kısa sürede hareket etmeye başlamanız gerekmektedir. İlk hafta içerisinde kendinizi yormayacak şekilde yürüyüşlere başlayabilirsiniz. Evin içinde dolaşabilir, asansör yerine merdiven kullanabilirsiniz. Fiziksel olarak aktivitenizi arttırmak kilo kaybının en önemli parçalarından biridir. Bu yüzden hekiminizin de onayıyla hızlı yürüyüş ya da bisiklete binme gibi enerji gerektiren aktivitelerde bulunabilirsiniz. Kilo kaybını sürdürmek, metabolizmanızı hızlandırmak, kas gücünüzü, dayanıklılığınızı arttırmak ve öz saygınızı arttırmak için düzenli spor tüp mide ameliyatı sonrasında göz ardı edilmemesi gereken en önemli unsurlardandır.
Tüp mide ameliyatı sonrası küçülen mide daha az besin depolamaktadır. Daha az besin tüketimi daha az vitamin ve mineral alımına sebep vermektedir. Bu nedenle diyetisyen uzmanları ve hekimler ilk dönemde protein tozu önermektedirler. Protein tozları vitamin ve mineral açısından da zengin oldukları için tüp mide ameliyatı sonrası ilk dönemde oldukça yaygın kullanılmaktadır. Sonrasında ise vitamin ve mineral takviyelerini hayatınızın geri kalanında kullanmanız gerekecektir.
Tüp mide ameliyatı sonrası kaçak komplikasyon riskinde erken tanı çok önemlidir. Ameliyat sırasında ve sonrasında uygulanan kaçak testleri bu oranı daha da düşürmektedir. Ameliyattan sonraki ilk 1 hafta komplikasyon riskinin en yüksek olduğu dönemdir. Yüksek ateş, çarpıntı ya da katlanılamaz karın ağrısı gibi belirtileri vardır. Bu belirtileri hisseden hastaların hiç vakit kaybetmeden hastaneye gitmesi gerekmektedir. Kaçak riskini minimuma indirmek için hekimin önerdiği ameliyat sonrası beslenme düzenine harfiyen uyup ilk 1 ay herhangi katı gıda tüketmemeniz gerekmektedir.
Tüp mide ameliyatı sonrası hastaları alışılagelmişin dışında bir beslenme düzeni ve hayat değişikliği beklemektedir. Tüp mide ameliyatında mide küçültüldüğü için hastalar çok daha hızlı tokluk hisseder. Ancak kilo kaybının devamlılığı için hastanın yediklerine dikkat etmesi gerekmektedir. Eğer doğru şekilde beslenme ve egzersiz programı takip edilmez ve eski yanlış yeme alışkanlıklarına geri dönülürse küçültülen midenin eski boyutu kadar olmasa da tekrar genişlemesi mümkündür. Midenin tekrar büyümesi riskini minimuma indirmek için hekimin önerilerine harfiyen uyup, beslenme ve egzersiz programlarınıza bir ömür boyu bağlılık göstermelisiniz. Yani hayatınızda köklü değişiklikler yapmanız gerekmektedir.
Tüp mide ameliyatı laparoskopik denilen kapalı ameliyat yöntemi ile yapılmaktadır. Bu yöntem açık ameliyat ile karşılaştırıldığında oldukça konforludur. Uzun dönemde ağırlık kaldırmaya herhangi bir engel olmamakla birlikte, ilk 15 gün karın içi basıncı arttırmamak için ağırlık kaldırmamaya dikkat edilmesi gerekmektedir.
Obezitenin beraberinde getirdiği fiziksel rahatsızlıkların yanı sıra kişinin öz saygısını ve özgüvenini de düşürdüğü bilinmektedir. Bu da genellikle obez hastalarda cinsel isteksizlik ile sonuçlanabilmektedir. Araştırmalar, cinsel ilişki sırasındaki zevk ve performansın aşırı vücut yağı olan kişilerde hızlı düşüşe geçtiğini göstermektedir. Tüp mide ameliyatı, diğer fiziksel sorunlara çözüm getirdiği gibi, hastaların cinsel ilişki sırasında gün geçtikçe daha istekli olmalarına da sebep vermektedir. Bunun temelinde hastanın zayıfladıkça artan özgüveni ve öz saygısı bulunmaktadır. Ameliyat sonrasında ne zaman cinsel ilişkiye girileceğine dair net bir cevap yoktur. Bazı hastalar ameliyat sonrasındaki 1. Haftada cinsel ilişki yaşayabilirken, bazıları vücutlarının cinsel ilişkiye girebilecek kadar iyileşmesi için 3-4 hafta bekleyebilmektedir.
Tüp mide ameliyatı sonrasında mide küçüldüğü için gıda depolama oranı eskisine kıyasla daha da azalacaktır. Bu durum sıvı tüketimini de sınırlandırmaktadır. Bunun yanı sıra lif yönünden eksik beslenme de bu duruma yol açabilmektedir. Ancak kabızlık bir hastalık değil geçici bir problemdir. Düzenli sıvı tüketimi ve lifli gıda yönünden zengin gıdaların tüketimi bu durumu ortadan kaldıracaktır.
Tüp mide ameliyatı olacak hastaların en çok duyduğu kaygılardan biri olan saç dökülmesi tüp mide ameliyatının yan etkilerinden biridir ancak kalıcı bir durum değildir. Ameliyat sonrasında hastaların %30 ila 40’ı bu yan etkiyi yaşarlar. Stres saç dökülmesine sebep veren unsurlardan biridir. Tüp mide ameliyatı sonrasında ameliyatın vücuduna verdiği ekstra stres, hızlı kilo kaybı ve besin eksikliği saç dökülmesinin sebepleridir. Saç dökülmesi genellikle 3-4 ay arasında sürse de, 6 aya kadar uzayabilmektedir. Ancak bu dönemde saç kökleriniz zarar görmemektedir. Bu nedenle saçlarınız güçlü bir şekilde tekrar uzar. Bu olasılığı minimuma indirmek için doktorunuzun size verdiği reçeteleri doğru bir şekilde kullanıp, uyarılarını dinlemeniz gerekmektedir.
Tüp mide ameliyatından sonra ilk dönemde hızlı kilo kaybı yaşanmaktadır. Bu da beraberinde vücudunda daha önceden alışmış olduğu yağ kütlesinin düşmesi demektir. Yağ, vücudu sararak bir izolasyon gibi çalışmaktadır. Yağ kütlesi düşen hastalar üşüme hatta bazen titreme yaşayabilirler. Bu sadece soğuk aylarda değil sıcak aylarda da yaşanabilmektedir. Ancak bu durum geçicidir. Vücut yeni kiloya uyum sağladığında üşüme hissi geçecektir.
Tüp mide ameliyatı sonrası hekimin ve uzman diyetisyenin sizin için hazırladığı yeni beslenme düzenine harfiyen uymak çok önemlidir. Bu beslenme düzenini sadece bir dönem için değil, hayatınızın geri kalanında takip etmeniz gerekmektedir. Bu yeni beslenme düzeninin bırakılmasının ardından eski kiloların geri alımı mümkündür. Yeni diyet alışkanlıklarının bırakılmasının ardından geri kilo alımına yoyo etkisi denmektedir.
Tüp mide ameliyatı sonrasında kilo verimini ve iyileşmeyi hızlandıran en önemli unsurlar beslenme düzenlenmesi ve rutin egzersizlerdir. Bu önemli yaşam değişikliklerin yanında birçok hasta için çok daha zorlayıcı olanı alkol ve sigara bağımlılıklarıdır. Tüp mide ameliyatı sonrasında özellikle ilk dönemde sigara içmek ekstra komplikasyon riskleri taşımaktadır. Sigara içmenin küçük damarlara kan akışını önemli ölçüde azalttığı gözlemlenmiştir. Bu kan akışı iyileşme dönemi için oldukça önemlidir. Ameliyat döneminde ve sonrasındaki ilk dönemde sigara kullanımı iyileşmeyi geciktirdiği için bağırsaktan sızma riskini arttırmaktadır. Bu da tüp mide ameliyatının ardından oluşabilecek en kritik komplikasyondur. Alkol tüketimi ise daha önce tecrübe ettiğiniz gibi olmayacaktır. Alkol toleransınız önceden yüksek olsa dahi, küçülmüş mideniz ile alkolun size etki etmesi çok daha hızlı olacaktır. Bu yüzden ameliyat sonrasındaki ilk 6 ay içerisinde alkol tüketimi önerilmemektedir.
Tüp mide ameliyatından sonra mümkün olan en kısa sürede fiziksel aktivitelere başlanması gerekmektedir. Ancak havuz ya da denize girmek için minimum 1.5 ay beklenmesi gerekmektedir. Genellikle laparoskopik yöntem ile yapılan tüp mide ameliyatı sonrasında dikişlerin iyileşmesi ortalama 3 hafta sürmektedir. Bu sürede dikişlerin mikrop kapmaması için beklenilmesi gerekmektedir. Bunun ardından ise yine 3 hafta civarında mide içi iyileşme gerçekleşmektedir. Bu dönemde de mikrop riskinden uzak kalmak gerekmektedir. Ek olarak deniz ya da havuzda su yutma riski de mevcuttur. Yüzerken yapılacak hareketler nedeniyle karın bölgesi de fıtık oluşma riski göz önüne alınmalıdır. 6. Haftadan sonra ise yüzmeye başlayabilirsiniz. Yüzme, tüm vücudu çalıştıran bir aktivite olduğu için ameliyat sonrası kol ve bacaklarda yaşanabilecek deri sarkmalarının da önüne geçilmesinde yardımcı olmaktadır.
Tüp mide ameliyatı bariatrik cerrahinin kısıtlayıcı yöntemlerinden biridir. Mideniz boş olduğunda, ‘ghrelin’ denilen bir hormon salgılanır ve bu da beyninizin açlık dürtüleri oluşturmasına sebep olur. Yemek yedikten sonra salgılanan ghrelin miktarı hızla azalır. Tüp mide ameliyatı sonrasında geriye kalan midenin boyutu daha küçük olacağı için haliyle salgılanan hormon miktarı da daha az olacaktır. Bu da hastanın eskiye kıyasla daha az açlık hissetmesine sebep verecektir. Ancak açlık hissinin tamamen yok olması söz konusu değildir.
Tüp mide ameliyatı olan hastaların en çok merak ettiği konulardan biri olan deri sarkması ameliyat sonrasında verilen hızlı kilo nedeniyle yaşanmaktadır. Ameliyatsız verilen kilolar daha yavaş olduğu için deri buna uyum sağlayabilmektedir ancak tüp mide ameliyatı sonrası hızla kilo kaybı yaşandığı için deri uyum sağlamakta güçlük çeker ve sonucunda sarkmalar yaşanır. Hekiminizin önerdiği beslenme düzeni ve düzenli egzersiz ile bu sarkma miktarı azaltılsa da hızlı kilo kaybı sonucu gözle görülür sarkmalar yaşanmaktadır. Deri sarkmalarından kurtulmak ve sıkılaşma sağlanabilmesi için uygulanabilecek en kesin çözüm ameliyattır.
Tüp mide ameliyatı bariatrik cerrahinin kısıtlayıcı yöntemlerinden biridir. Mideniz boş olduğunda, ‘ghrelin’ denilen bir hormon salgılanır ve bu da beyninizin açlık dürtüleri oluşturmasına sebep olur. Yemek yedikten sonra salgılanan ghrelin miktarı hızla azalır. Tüp mide ameliyatı sonrasında geriye kalan midenin boyutu daha küçük olacağı için haliyle salgılanan hormon miktarı da daha az olacaktır. Bu da hastanın eskiye kıyasla daha az açlık hissetmesine ve iştahının azalmasına sebep verecektir. Ancak tamamen iştah kesilmesi söz konusu değildir.
Tüp mide ameliyatı bariatrik cerrahinin kısıtlayıcı yöntemlerinden biridir ve kısa sürede hızlı kilo kaybına sebep vermektedir. Ancak düzenli egzersiz ve diyetisyen tarafından hazırlanan beslenme uyulmadığı takdirde tek başına yeterli değildir. Unutmamak gerekir ki tıpkı diyet ve spor gibi tüp mide ameliyatı da sizin kilo vermenize yardımcı olan bir araçtır. Tüp mide ameliyatında midenin büyük bir bölümü alındığı için siz isteseniz de eskisi gibi yemek yiyemezsiniz çünkü midenin depolama alanı kısıtlanacaktır. Buna ek olarak eksiden alıştığınız zararlı gıdaları daha önce yediğiniz miktarda tüketmek size kusma ve mide bulantısı olarak geri dönecektir. Eğer hekimin ve diyetisyen uzmanının önerdiği beslenme düzenine uyulmazsa mide tekrar genişleyebilir ve geri kilo alım yaşanabilmektedir. Bütün bunları engellemek için eski alışkanlıklarınızı bir kenara bırakıp hekiminizin önerdiği yeni beslenme düzeni ve düzenli egzersiz gibi yaşam farklılıklarına harfiyen uymanız gerekmektedir.
Tüp mide ameliyatı sonrasında iyileşmesi süresi 3 gün ila 2 hafta arasında sürmektedir. Bu sürenin ardından hastalar gündelik hayatlarına devam edebilir. Ameliyat sonrasında ise hastalar ilk 2-3 gün hastanede istirahat ettirilir. Ancak hastalar ameliyat sonrasında aynı gün içerisinde yürümeye başlarlar. Hastanede yatış süresi olası bir komplikasyona hızlı müdahale edilmesi içindir.
Tüp mide ameliyatı sonrası ilk 2-3 gün hastanede geçirilmektedir. Ameliyatın olduğu gün oluşabilecek baş dönmesi, tansiyon düşmesi ya da bayılma gibi olasılıkların yaşanmaması için ilk gün duş alımı önerilmemektedir. Ameliyattan sonraki gün ise hekimin onayı ile duş alınabilmektedir. Ancak sonrasında karın bölgesindeki dikişlerin pansumanının yapılması gerekir ve bu işlem de hastanede gerçekleştirilir. Hastaneden taburcu olduktan sonra kendi evinizde dilediğiniz gibi duş alabilirsiniz.
Tüp mide ameliyatı sonrasında hekiminizin onayı doğrultusunda mümkün olan en kısa sürede hareket etmeniz gerekmektedir. Ameliyat günü hasta az da olsa hekim gözetiminde yürütülür. Taburcu olduktan sonra ise vücudunuzu zorlamayacak şekilde yürüyüşler yapabilirsiniz. İlk ayın sonrasında ise yavaş yavaş ağırlık gerektiren sporları da yapmaya başlayabilirsiniz. İyileşme dönemi hastadan hastaya değiştiği için ağırlık gerektiren sporları yapmadan önce karın bölgesinde bir fıtığa sebep vermemek için hekiminizden onay almayı unutmayın.
Tüp mide ameliyatı sonrasında hızlı kilo kaybı hemen başlasa da ideal kiloya ulaşmak 12 ila 18 ay arasında sürmektedir. Hasta ideal kiloya ulaştıktan sonra ise hekiminin ve diyetisyen uzmanının kendisi için hazırladığı beslenme düzeni ve spor programını sürdürerek ideal kilosunu sabitlemelidir. 12 – 18 ayından ardından ulaşılan ideal kilo 6 ay boyunca sabit olarak kaldığında vücuttaki deri sarkmalarında daha fazla değişiklik olmayacağından, o tarihten itibaren hastalar cerrahi çözümlere başvurabilirler.
Tüp mide ve RNY Gastrik By-pass ameliyatlarının her ikisi de bariatrik obezite cerrahisine girmektedir. Ancak aralarında hem uygulanış hem de sonuç anlamında farklar bulunmaktadır. Tüp mide ameliyatı kısıtlayıcı bir ameliyattır ve emilimde bir değişikliğe sebep vermez. Ancak RNY Gastrik By-Pass ameliyatı ise hem kısıtlayıcı hem de emilim azaltıcı bir ameliyattır. Tüp mide ameliyatında midenin büyük bir bölümünün alınmasına rağmen geriye bir parçası bırakılmaktadır. RNY Gastrik ByPass ameliyatında ise mide neredeyse kalmaz ve direkt ince bağırsağa bağlanır. Tüp mide emilim bozucu olmadığı için sindirim sistemi normal şekilde çalışmaya devam eder ancak RNY Gastrik ByPass da ise sindirimin bazı aşamaları daha hızlı kilo kaybı ve daha az kalori alımı için atlanmaktadır. Her ikisinin farklı avantajları ve dezavantajları vardır. Tedavinin hastaya uygunluğu kişiden kişiye değiştiği için herkes için en iyisi şudur demek doğru olmayacaktır. Her hastanın ihtiyaçları, vücut kitle indeksi, obezite ile alakalı rahatsızlıkları farklılık göstermektedir. Uygun tedavi hastanın muayenesi sonrasında hekim tarafından karar verilmektedir.
Tüp Mide ameliyatı nedir?
Bir diğer adı ‘Sleeve Gastrektomi’ olan tüp mide ameliyatı Obezite Cerrahisi kapsamında uygulanan kısıtlayıcı cerrahi yöntemlerden biridir. Günümüzde obez hastalar için uygulanan cerrahi teknikler arasında en sık tercih edilen yöntemlerden biridir. Sindirim sistemindeki organların neredeyse hepsinin yapısı birbirine benzemektedir. Bu sistemdeki tek farklı yapıdaki organ midedir. Mide daha çok gıda alabilmesi ve depolanabilmesi için kese gibi bir yapıya sahiptir. Tüp mide ameliyatı ise bu depolama işlemini kısıtlamak ve daha az gıda tüketimi sağlamak için midenin kese benzeri yapısını değiştirip tüp/boru formuna getirilmesidir. Ameliyatta midenin %80’e yakın bölümü çıkarılarak, geriye kalan bölümünün yemek borusu gibi bağırsaklara bağlanarak daha az gıda depolanmasını sağlayan yöntemdir.
Tüp Mide ameliyatı kimlere uygulanabilir?
Tüp mide ameliyatı obezite ve morbid obeziteye sahip hastalarda kullanılan bir cerrahi yöntemdir. Ancak bahsedilen kriterlere uyan herkes için uygun olmayabilir. Vücut kitle indeksi 35 ve üzeri hastalara uygulandığı gibi 30 – 35 arası vücut kitle indeksine sahip olan ancak bununla birlikte obezite ile alakalı yandaş rahatsızlıklara sahip olan hastalarda da uygulanabilmektedir. Yapılan araştırmalarda, tüp mide ameliyatı sonrasında uyku apnesi, hipertansiyon, eklem problemleri gibi obezite ile alakalı rahatsızlıklarda azımsanmayacak düzeyde gelişmeler görülmektedir. Bunun yanı sıra, kilo vermek için daha önce diyet, egzersiz gibi çeşitli teknikler deneyip başarısız olmuş obezite hastalarında da uygulanabilmektedir. Uygulama için aranan uygun yaş aralığı 18 ila 65 yaş arasındadır.
Tüp mide ameliyatı nasıl yapılır?
Tüp mide ameliyatı genel anestezi eşliğinde çoğunlukla laparoskopik(kapalı) bir şekilde uygulanan bir ameliyat yöntemidir. Ameliyat sırasında hastanın midesinin %80inin alınması hedeflenmektedir. Bu hesaplamayı doğru yapabilmek için işlem sırasında mideye ağız yoluyla bir kalibrasyon tüpü yerleştirilir ve onun yardımı ile midenin korunacak alanı belirlenir. Bölgede damarlanma ve kanama riski oluşmaması için ön hazırlıklar yapıldıktan sonra midenin büyük bir kısmı kesme-dikme işlemlerini eş zamanlı uygulayan Cerrahi Stapler cihazı ile kesilir ve dikilir. İşlem bittikten sonra kalibrasyon tüpü çıkartılır ve hem ameliyat sırasında hem de ameliyat sonrasında kaçak testi uygulanır ve işlem sonuçlandırılır. Laparoskopik yöntem için açılan kesiler oldukça küçük oldukları için estetik anlamda sorun teşkil etmezler.
Kilo sorunu olan herkese uygulanabilir mi?
Obezite hastalarında hızlı kilo kaybı için kullanılan tüp mide ameliyatı tıpkı düzenli spor, beslenme düzeni gibi bireylerin kilo vermesine yardımcı olan bir ‘araçtır’. Ancak spor ve diyetin aksine her kilo sorunu yaşayan insan için uygun değildir. Tüp mide ameliyatına uygun olabilmek için 35 ve üzeri VKİ ne sahip olmak gerekmektedir.
Tüp mide ameliyatının riskleri nelerdir?
Tüp mide(sleeve gastrektomi) ya da diğer obezite cerrahisi yöntemleri herhangi bir cerrahi müdahale ile benzer risklere sahiptir. Özellikle obez bireylerde sadece tüp mide ameliyatı için değil diğer bütün ameliyatlarda geçerli riskler mevcuttur. Obez hastaların ameliyatlarında kalp, akciğer emboli atması ve kas yıkımı gibi riskler daima mevcuttur. Bunun yanı sıra yine her genel cerrahi müdahalesinde yaşanabilecek kanama ve enfeksiyon gibi riskler de ameliyatların bir parçasıdır. Hastalar tarafından en çok sorulan ve korkulan risk ise ‘kaçak’ riskidir ancak bu olasılık da modern teknoloji ve hekimimizin tecrübesi ile minimuma indirilmektedir. Aslına bakarsanız, obez kalmanın obezite ameliyatlarından çok daha fazla riski bulunmaktadır.